21 Temmuz 2014 Pazartesi

Agatha Christie - Uyuyan Ölüm


 Uyuyan Ölüm (Sleeping Murder)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: -978-975-21-0951-3

239 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 






"Onun yüzünü örtün. Benim gözlerim kamaşıyor, o çok genç öldü..."

Geçen yazımda Agatha Christie'li tarihçemi yazmıştım. O yıllarda Miss Marple'ın sadece bir romanın okumuştum ve çok da sevmemiştim. Yıllar sonra Miss Marple'ı ilk romanından itibaren okuyunca çok sevdim. Bu tatlı kadın hem örgü örerek hem de cinayet çözerek kalbimi fethetti. Ne zaman Miss Marple romanı okusam örgü örme isteği uyandırdı ben de. Bir de bahçeye olan ilgisi takdire şayan. 

Uyuyan Ölüm, Miss Marple'ın son romanı. Bu romanda Ve Perde İndi gibi 1940'lı yıllarda yazılmış. Zaten okurken Miss Marple'ın hareketli olmasından dolayı önce yazılmış olduğu anlaşılıyor. Ben okurken bu durumu fark etmiş fakat üstünde durmamıştım. Bir önceki romanda bahçe işlerini yapamayan Miss Marple bu romanda bahçede gayet rahat çalışıyor. 

Romanı çok sevdim. Muhteşem bir hikayesi var. Her ne kadar katili tahmin etsem de teyit edebilmek için heyecanla sonunu bekledim. Kesinlikle okunmalı. Kitabı okurken şunu fark ettim. Agatha Christie kitaplarını okumayı sevmemin bir nedeni de öykülerin geçtiği ortam. İngiliz kırsalı ve sahillerini çok seviyorum. Özellikle Devon sahilleri. İngiliz evleri, bahçeleri ve çay saatleri çok hoşuma gidiyor. Viktoria döneminde yaşamayı çok isterdim. 

Roman yeni evli genç bir kadın olan Gwenda'nın yıllar sonra İngiltere'ye dönmesi ile başlıyor. Eşinin gelmesini beklerken kendilerine ev bakan Gwenda bir gün bir ev bulur ve çok sever. Kendisini yuvasında gibi hisseder ve satın alır. Onarım çalışmaları sırasında garip şeyler yaşar: Salonda sonradan kapatılmış kapının yerini bilir, çocuk odasındaki duvar kağıdı tam düşündüğü gibidir, bahçede gizlenmiş merdivenleri bulur. Bunlar ona endişe verir ve kuzenin yanına gider. Miss Marple'ın da onlara katıldığı bir gece Malfi Düşesi oyununa giderler. Oyunu çok sever ta ki aktör "Onun yüzünü örtün. Benim gözlerim kamaşıyor, o çok genç öldü..." diyene kadar. Bu sözler, genç kadının gözünün önüne aldıkları evde holde boğularak öldürülmüş bir kadın getirir. Bu kadın Helen'dir. Gwenda delirmeye başladığını düşünürken Miss Marple ona yardım etmeye karar verir. 

Canım yeniden okumak istedi. Ne şahaneydi. Unutmadan film uyarlaması var. Ancak epey bir değişiklik yapmışlar. Yine de izlemek keyifliydi. İzlemek isterseniz burada


Böylece Agatha Christie'nin polisiye romanlarının sonuna geldim. 66 adet kitap okumuşum. Dile kolay. Bu okumalarımı taçlandıran, destek veren Canım Arkadaşım Biblio'ya tekrar teşekkür ederim. Benim için ne kadar değerli olduğunu bu vesile ile tekrar belirteyim. O olmasa bu okumalar bu kadar tatlı olmazdı. Hem okurken hem okuma sonrası fikirlerimizi paylaştık. Yazılarıma yorumlarıyla değer kattı. Tanışmamızı Fowles'a borçluyuz. Zira Canım Biblio'nun Büyücü filmi yazısı ile keşfetmiştim blogunu. Büyücü çok sevdiğim bir kitap olduğu için yorum yazdım hemen. (23 Haziran 2010) Yorumuma hemen cevap veren bu sımsıcak bloggerı çok sevdim. Sonrasında Agatha Christiesever olduğumuzu öğrenince birlikte okumalar yapmaya başladık. Ve böylece büyük bir dostluk gelişti. Hayatımda olduğu için çok mutluyum. Bizi kavuşturan Blogger ve Fowles'a teşekkür ederim. İyi ki varsın Canım Arkadaşım... Seni çok seviyorum... 

18 Temmuz 2014 Cuma

Okumak İstiyorum



Kürşat Başar'ı çok severim. Lisedeydim sanırım Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları'nı okuduğum zaman. En sevdiğim kitabıdır. O zamandan sonra tüm külliyatını okudum. Yeni kitabı "Yaz" çıktığından beri dilimde. Sonunda Canım eşim bana hediye almış. Çok teşekkür ederim :)
Hesse okumamız biter bitmez hemen okuyacağım Heyecanla bekliyorum. Siz okudunuz mu? 

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Agatha Christie - Ve Perde İndi


Ve Perde İndi (Curtain

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2011, İstanbul

ISBN: 978-975-405-137-7

176 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren






Agatha Christie ile nasıl tanıştığımı yazmadım sanırım. Büyük ablam severdi ben çocukken. Aramızda 12 yaş olduğu için o zamanlar ben okuma yazma bilmiyordum, sadece kapağına bakardım ve kimisi bana ürkütücü gelirdi. Ama okumak içinde can atardım. Sonra okuma yazma öğrendim ve sanırım ilkokul 5. sınıfta öykülerinden oluşan bir kitap olan Kırmızı İşaret kitabını okudum. Çok etkilendim. Sonra ablamın diğer Agatha Christie kitaplarını okumaya başladım. Onları bitirince kendim almaya başladım. Böylece özellikle yaz tatili geldiğinde hemen Agatha Christie kitabı alıyordum. O zamanlar internet olmadığı için yazarın tam külliyatına ulaşamadığım ve kronolojik sıra takip edemediğim için kitapçıda hangi kitabı bulursam onu alıyordum. İşte öyle bir zamanda aldım "Ve Perde İndi"yi. Maalesef Poirot'nun son romanıymış. Neyse ki ilk romanı "Ölüm Sessiz Geldi"'yi okumuş olduğum için Styles'a geri dönüş çok hoşuma gitmişti. Yıllar içinde Agatha Christie'nin yerini üniversite yıllarımda başka bir güzellik aldı. Gelmiş geçmiş en iyi Poirot olan David Suchet'ın başrolde oynadığı Agatha Christie's Poirot. O zamanlar TRT-2'de yayınlanıyordu. Hatta ilk bölümlerini çok karlı bir günde yeğenim ile izlemiştik. Bir süre bu dizi devam etti. Sonra okul hayatım yoğunlaştı, yüksek lisans falan derken Agatha Christie'yi ihmal ettim. Ama hep bütün kitaplarını okumak isteği vardı ilk okumaya başladığım andan itibaren. Daha sonra blog yazmaya başlayıp "Kahverengi Elbiseli Adam"'ın yeni baskısını bulunca, Agatha Christie sevdam yeniden canlandı. Poirot zaten baş tacımdı bu yeni okumalarımla Miss Marple'ı da çok sevdim. Geçen nisan ayında son kalan romanlarını da okudum ve bitti. Zaten son kitaplar kaldığı için hüzünlüydüm. Hüznüm "Ve Perde İndi"ye gelince katlandı. İki gündür de ne yazsam nasıl yazsam diye düşünüp duruyorum. 

Bu noktada sizin için karar vermek gerekiyor. Kitabı okumayı düşünüyorsanız Poirot'nun son romanı olduğunu bilin, okumayı en sona bırakın ve yazının bundan sonrasını okumayın. Çünkü her ne kadar içerik ile ilgili çok şey yazmamaya özen göstersem de yine de keyif kaçırmasın. 

Etkileyici uyarlamasını izlemek isterseniz burada


Canım ne kadar tatlı 

Eğer kitabı okuduysanız veya okumayı düşünmüyorsanız biz devam edebiliriz. Evet maalesef bu roman Poirot'nun göründüğü son roman. Lise yıllarımda okuduğum ve kitabın tüm detaylarını gayet net hatırlıyor olmama rağmen o kadar üzüntülüydüm ki okumaya başladığımda elim gitmedi. Bir de eski kitabımın nasıl olmuş ise son bir kaç sayfası yok olmuştu. Birine ödünç verdiğim zaman mı oldu bilemiyorum. O nedenle yeni baskısını aldım. İtiraf etmek gerekirse ben Agatha Christie'nin hep son yıllarında yazdığını sanıyordum. Ancak meğer 30 yıl önce yazıp bir kasaya kapatmış. Bunu yeni öğrendim. Bu nedenle içinde bu arada yazılmış herhangi bir olaya atıf yok. Bunu fark etmeliydim aslında. Roman bizim ilk kez Poirot'yu tanıdığımız "Ölüm Sessiz Geldi"'de olayın geçtiği Styles'da geçiyor. Aradan yıllar geçmiş Styles bir pansiyona dönüşmüş. Poirot elden ayaktan düşmüş, bitkin bir halde Sevgili Hastings'i bekliyor. Onunla son kez ava çıkacaklar. Birbirinden farklı gibi görünen cinayetlerin tek ve asıl failini yakalayacaklar. Ama adaleti yerine getirmek ve katilin suçlarını kanıtlamak çok zor. Bunun için de Poirot'nun muhteşem bir planı var.

En az "Roger Ackroyd Cinayeti" kadar şaşırtıcı bir final. Ama ben hala Poirot'nun ölümüne üzülüyorum. Üstüne bir de Poirot dizisinin finali olan uyarlamasını izleyince artık göz yaşlarımı tutamadım. Şahane olmuş, Poirot'nun iyice yaşlanmış hasta halleri çok dokunaklı. Çok üzüldüm. Sonra onu yeniden istediğim zaman Mısır'da, Doğu Ekspresi'nde ya da King's Abbot'ta kabak yetiştirirken okuyabileceğimi düşündüm. Bu kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. 

Her güzel şeyin bir sonu vardır evet ama bizim Canım arkadaşım Biblio ile Agatha Christie okumalarımız devam edecek. Başka projeler geliştireceğiz. Üstelik benim daha okuyacağım öyküler var onlar bana heyecan veriyor. Hatta iki tanesini tatile giderken yanıma alacağım. Evet Poirot ölmedi...







14 Temmuz 2014 Pazartesi

Agatha Christie - Kader Kapısı


Kader Kapısı (Postern of Fate)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-21-1088-5

256 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren






Şam kentinin dört büyük kapısı vardır...
Kader Kapısı, Çöl Geçidi,
Felaket Mağarasıı, Korku Kalesi...
Ey kervan, oralardan geçme,
Ya da şarkı söyleyerek geçmekten sakın.
O sessizliği duydun mu?
Kuşların ölmüş olduğunu,
Ama yine de bir şeyin kuş gibi cıvıldadığı
O sessizliği...

James Elroy Flecker (Şam'ın Kapıları)  

Kader Kapısı son Beresford kitabı. Kitabı ilk okumaya başladığımda çok sevdim. Çünkü çocuk kitaplarından bahsediyordu. Ben de çocukken okuduğum kitaplara çok değer veririm arada okurum, bakarım. Bu nedenle çok severek okudum ilk sayfaları. Ayrıca büyük de bir gizem vardı. Tam benlik dedim. Ama sonra o kadar karıştı, o kadar gereksiz cinayetler, geçmiş ile bağlantılar ortaya çıktı ki. Şu an sonu nasıl bitti diye sorsalar anlatabilir miyim bilmiyorum. Halbuki gayet güzel başlamıştı. Neyse, netice olarak tüm külliyatı okumak isteyenlere göre onu eklemek lazım. Kitabın kapağı da çok da başarılı. Kitap adında da saçmalanmamış. Bu sefer Agatha Teyze karıştırmış. 

Beresfordlar emekli olup yeni bir eve taşınırlar. Evi yerleştirdikleri sırada eski çocuk kitapları bulurlar. Tuppence bu kitapları saklamak ister ve yerleştirdiği bir gün bazılarını okur. İçlerinden "Kara Ok" adlı bir kitapta bir mesaj olduğunu fark eder: "Mary Jordan'ın ölümü normal değildi". Tommy ile olayı araştırmaya başlarlar. 

Keşke bu kadar karışık olmasaydı. Yine Agatha bizim canımız.  



11 Temmuz 2014 Cuma

Agatha Christie - Filler de Hatırlar



Filler de Hatırlar (Elephants Can Remember)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

2012, İstanbul

ISBN: 975-21-0643-9

188 Sayfa

Çeviri Gönül Suveren







Poirot ve Ariadne Oliver'lı bir Agatha Christie romanı. Agatha Christie'nin başarılı romanlarından biri. Ben de eski bir baskısı vardı ama bulamadım onu ve yeni baskısını aldım. Çünkü lise yıllarımda okumuştum çok da iyi hatırladığım bir romandı. Yıllar sonra yeniden okumak yepyeni bir keyif kattı. Üstelik kitabın yanında şahane bir de uyarlama izledim. Aradan uzun zaman geçip kitapları bloga yazmanın bir ilginç yönü de kitapları yeniden okuma isteği yaratıyor. Bu kitabı Sevgili Biblio ile nisan ayında okumuştuk. Bu kitabın bir özelliği de sondan bir önce Poirot romanı olması. Bu nedenle kitabın sonlarına doğru hüzünlenmeye başladım. 


Ariadne Oliver yazarların yemeğinde bir kadınla tanışır: Bayan Burton-Cox. Kadın Ariadne Oliver'dan bir gizemi çözmesini ister. Oğlunun evleneceği kız olan Celia'nın (Bayan Oliver kızın vaftiz annesi)  annesinin mi babasını vurduğu yoksa babasının mı annesini vurduğu? Bayan Oliver'a çılgın bir istek gibi gelmesine rağmen Poirot ile konuşurlarken bu gizemi aydınlatmaya karar verir. Yıllar önce yaşanan bu ölüm olayını mutlaka hatırlayan filler olduğunu söyler. Zira filler asla unutmazlar.

Film uyarlaması burada

Severek okuduğum ve yine okumak isteyeceğim bir roman. Fillerin hafızlarının güçlü olması üzerine çekilen bir film geldi aklıma. Yıllar önce izlemiş ve çok etkilenmiştim. Çok sevdiğim Elizabeth Taylor'un Elephant Walk (1954) filmi. Denk gelirseniz tavsiye ederim. 


   



10 Temmuz 2014 Perşembe

Agatha Christie - Ölüm Meleği


Ölüm Meleği (Nemesis

Agatha Christie

Altın Kitaplar 

2012, İstanbul

ISBN: 978-975-21-0325-2

192 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren 






Miss Marple'ın en sevdiğim öyküsü sanırım. Fikir çok hoşuma gitti. Gizemli bir olayı çözmek için çıkılan bir gezi. Şahane de bir uyarlaması var. Aslında ben ilk filmi izledim. Normalde kitabını okumadığım hikayenin filmini izlemiyorum. Ama çok sıkıldığım bir gün denk geldim ve izlemeye başladım. Çok sevdim. Zaten orijinal adı da çok etkileyici: Nemesis. Agatha Christie'nin mitolojik ögeleri kullanmasını çok seviyorum (En bariz örnek Hercule'ün On İki Görevi) Nemesis (Öç tanrıçası) benim Yunan mitolojisinde en sevdiğim figürlerden biri. Karanlık bir yanı var çünkü. Zira Nemesis'in annesi gece Tanrıçası Nyks. Nemesis hem soyut bir kavram olarak yer alır mitolojide hem de tanrısal bir varlık. Kavram olarak öcü simgeler. Ayrıca Yunan mitolojisinde Öç tanrıçalarını simgelen üç kız kardeş Erinysler de vardır. Ancak Nemesis daha çok tanrısal öcü simgeler. Erinysler ise daha çok suç işleyen, özellikle adam öldürenin peşine takılırlar. 


Nemesis 

Öyküye gelirsek; Miss Marple Karayip adalarında tatil yaparken ve cinayet çözerken tanıştığı Bay Rafiel'in ölüm haberini okur. Bir hafta sonra ise Bay Rafiel'in avukatlarından bir mektup alır. Mektupta görüşmek istediklerini bildirirler. Miss Marple görüşmeye gittiğinde Bay Rafiel'in ona Nemesis görevi verdiğini öğrenir. Geçmişte yaşanmış bir cinayeti çözme ve katili adalete teslim etme görevi. Ancak bunun için İngiliz kırsalında yapılan ünlü evler ve bahçeleri (böyle bir tura çıkmayı ne çok çok isterim) turuna katılması gerekmektedir. Üstelik cinayeti çözerse Miss Marple ödül de kazanacaktır. Gerçekten de cinayeti çözer ve ödülü alır. Avukatların Miss Marple hakkında konuşmaları çok keyifliydi. Tekrar okumak için sabırsızlanıyorum.   


Yukarıda bahsettiğim gibi başarılı bir uyarlaması mevcut. Tadı kaçmasın bence önce kitabı okuyun sonra filmi izleyin. Bunları mutlaka yapın :)

Filmin linki burada

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Agatha Christie - Frankfurt Yolcusu




Frankfurt Yolcusu (Passenger to Frankfurt)

Agatha Christie 


Altın Kitaplar


2013, İstanbul


ISBN:978-975-21-0774-8


318 Sayfa


Çeviri: Çiğdem Öztekin







"Liderlik, büyük bir yaratıcı güç olmanın ötesinde, şeytani amaçlara da hizmet edebilir..."
Jan Smuts

Agatha Christie'yi bu kitap ile tanımış olsaydım sanırım sevmezdim. Alıştığımız polisiye romanlarını ve öykülerini o kadar çok seviyorum ki genellikle Beresfortların baş rolde olduğu casusluk tarzı romanlarını çok sevemiyorum. Bu kitap da kapak ve isim çok etkileyici zira Hitler ve II. Dünya Savaşı özel ilgi alanım. Ancak içerik çok tatmin edici gelmedi bana. Oldukça da uzun olunca biraz sıkıldım hatta bir sonraki Agatha Christie kitabına geçip onu bitirip bu kitaba sonra geri döndüm. 

Kitabın en hoş bölümü Agatha Christie'nin önsözü sanırım. Fikirlerini nereden bulduğunu anlatması çok keyifli. Bu kitabında da Agatha Christie 70'leri anlatan bir öykü yazmak istemiş ve bu nedenle geri planı yansıtması gerektiğini söylemiştir. Biraz ütopik/distopik bir dünya ideali ile yola çıkmış. Yeni bir şey denemek istemiş. Önsözünü "Bu olanaksız bir öykü değil ama yalnızca bir kurgu, bir fantezi" sözleri ile tamamlıyor. 

Sir Stafford Nye dışişlerinde görevlidir. Uzakdoğu'daki görevinden dönerken gizemli bir olay yaşar. Havaalanında yanına gelen bir kadın peşindekileri atlatmak için ondan pelerinini ve pasaportunu ister. Ona yardım etmeyi kabul eden Sir Stafford, Londra döndüğü zaman bu kadınla işinin daha yeni başladığını anlayacaktır. 

Tüm külliyatı okumak isteyenler için, Agatha Christie'nin çok çok daha keyifli ve şok edici kitapları var. 


                                            

8 Temmuz 2014 Salı

Agatha Christie - Elmayı Yılan Isırdı


Elmayı Yılan Isırdı (Hallowe'en Party)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1992, İstanbul

ISBN:975-405-341-3

173 Sayfa

Çeviri: Gönül Suveren



Bu kitap en sevdiklerimden. Yıllar önce (hatta tam tarih verebilirim kitabın üstüne not almışım - 29 Haziran 1993) okumuş ve çok sevmiştim. Cadılar bayramını zaten her zaman severim bizim kültürümüze yabancı olsa da. Bu roman ile cadılar bayramında geçiyor orijinal adından anlaşılacağı gibi. Agatha Chirsite biliyorsunuz Poirot'yu tatil günlerinde bile rahat bırakmaz (bkz. Noel'de Cinayet, Noel Kekinin Gizemi). Biz de bu romanı geçen sene (ne kadar uzun zaman olmuş) cadılar bayramında Sevgili Arkadaşım Biblio ile okuduk ve uyarlamasını izledik. Çok keyifliydi.

Çok sevdiğimiz Bayan Ariadne Oliver, arkadaşı Judith Butler ile kalıyordu. Komşuları Rowena Drake'in çocuklar için verdiği Cadılar Bayramı partisi için hazırlık yapılıyordu. Herkes birşeyler yapmaya çalışıyor bir koşturmadır gidiyordu. Herkesin toplandığı bir sırada küçük bir kız olan Joyce bir cinayete tanık olduğundan bahseder. Ancak orada bulunan kimse ona inanmaz, Kızın yalancı olarak adı çıkmıştır. Parti günü gelir çatar herşey eğlenceli geçerken Joyce'un ölüsünü bulurlar. Ariadne Oliver, Poirot'nun evinin yolunu tutar. Birlikte olayı çözmek onlara kalır. 

Şimdi bu satırları  yazarken kitabı ne kadar özlediğimi fark ettim. Çok güzeldir. 

Ben de gördüğünüz gibi eski baskısı var. Ancak yeni baskısı da mevcut. Bir ara eskilerin yeni baskılarını almalı :) Eğer okumak isterseniz bizim gibi sonbaharı tercih edin derim. Kitabın uyarlaması burada







7 Temmuz 2014 Pazartesi

Agatha Christie - Pembe Evdeki Ölü


Pembe Evdeki Ölü (By my Pricking of my Thumbs)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1983, İstanbul

190 sayfa

Çeviri Gönül Suveren







Okuyalı uzun zaman oldu bu durumda o zaman kafamda yazmayı düşündüğüm şeyler şimdi yoklar maalesef. Sıcağı sıcağına yazmanın en güzel yanı budur; o an ki hislerini düşüncelerini aktarabilirsin. Bu kadar zaman geçtikten sonra yine de ben de uyandırdığı hisleri yazmaya kitabı tanıtmaya çalışacağım.

Kitap Agatha teyzemizin Miss Marple ve Hercule Poirot dışında yarattığı (hatta Miss Marple'dan önce) Tuppence-Tommy Beresford çiftinin macerasını anlatıyor. Tatlı bir çift bu bizim Beresfordlar. Onları en son N veya M? Macerasında görmüştük. Bu roman diğer Beresford romanlarından daha çok sevdiğim bir roman oldu. Bahsi geçen Pembe Ev ve çevresi, pembe evin tablosunun betimlenmesi çok hoşuma gitti. Her zaman ki gibi Tuppence'in başı belaya giriyor fazla merakı nedeniyle.

Herşey Tommy'nin yaşlı halasının kaldığı huzurevinde onu ziyaret etmeleriyle başlıyor. Huzurevinde (adı Güneşli Uçurum) Ada Teyzeyi ziyaret ettikleri sırada Bayan Lancester'ın tuhaf davranışları Tuppence'in dikkatini çeker. Kadın "O zavallı sizin çocuğunuz muydu?" diye sorar. Başlangıçta kadının yaşlılıktan dolayı hafızasının karışık olduğunu düşünürler. Fakat bir süre sonra Ada Teyzenin vefat haberi gelir ve tekrar huzurevine giderler. Bu sefer Bayan Lancester'ın birden akrabaları tarafından götürüldüğünü öğrenirler. Ada Teyze'nin kalan eşyaları arasında bulunan Pembe Ev tablosunun Bayan Lancester tarafından Ada Teyze'ye verildiğini öğrenen Tuppence onu kendisine vermek için harekete geçer bu sırada bu tablodaki evi bir yere yolculuk ederken gördüğünü anımsar. Bayan Lancerster'ın ve pembe evin peşine düşen. Tuppence olayı  epey bir maceradan çözer.

Bu romanın Miss Marple'lı bir film uyarlaması var. Biraz karıştırmışlar konuyu; Tuppence oldukça ezik bir karakter ve alkol sorunu olan biri olarak gösterilmiş ve ayrıca Tuppence ile Tommy'nin sanki evliliklerinde sorun varmış gibi yansıtılmış. Ama yine de kitabı okuduktan sonra izlemek hoş olabilir. Linki burada. Dediğim gibi sevdiğim bir Beresford romanı oldu. Maalesef  yeni baskısı yok ben de sahafta -çok şükür- bulup aldım.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...